Sabah saatlerinde bombalı saldırının meydana geldiği başkentte TBMM açılışı yoğun güvenlik önlemleri ile açıldı.
FİKRİ ESERLER BEKLİYORUZ
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 28’inci Dönem 2’nci Yasama Yılı’nın, milletvekillerimizle birlikte ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Sözlerimin hemen başında, 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde iradelerini sandığa özgürce yansıtarak, demokrasimizin gücüne güç katan tüm vatandaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum. Bu vesileyle, milli iradenin temsilcisi olarak Meclis’teki yerlerini alan 28’inci Dönem Milletvekillerimizi bir kez daha tebrik ediyorum. Meclisimizin faaliyete geçtiği 23 Nisan 1920’den günümüze kadar, bu yüce çatı altında ülkemize hizmet eden milletvekillerimizin her birine ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Büyük Millet Meclisimizin ilk Başkanı, milli mücadeleyi zafere ulaştıran ordumuzun Başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyorum. Vatan topraklarının müdafaası, milletimizin birliği, ülkemizin bütünlüğü, devletimizin bekası uğrunda bin yıldır canları pahasına mücadele eden şehitlerimizi ve gazilerimizi tazimle yâd ediyorum.
Meclisimizin her açılışında, 103 yıl önceki heyecanı
tekrar yaşıyoruz.
Sizlerden milli ülkümüz olan Türkiye Yüzyılı vizyonuna
yakışır fikri ve fiili eserler bekliyoruz.
15 TEMMUZ DÖNÜM NOKTASIDIR
Elbette her ülkenin Meclisi, kendi tarihi, kültürü,
istiklali, bekası için önemlidir. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin;
ilki milli mücadelede, ikincisi 15 Temmuz’da olmak üzere iki defa gazilik
payesiyle şereflenmiş, darbelerden cuntalara nice badireleri atlatarak dimdik
ayakta kalmış, vesayetin tüm baskılarına rağmen daima milletin safında yer
almayı başarmış bir kurum olarak tüm parlamentolar içinde özel bir yere sahip
bulunduğuna inanıyorum.
YENİ ANAYASA MESAJI
Şimdi önümüzde
yeni bir görev ve yeni bir fırsat var. Bu da ülkemizi, Cumhuriyetin ilk
yıllarının ardından tekrar yeni ve sivil bir anayasaya kavuşturmaktır.
Türkiye’yi, 12 Eylül darbe yönetiminin 41 yıl önce milletimizin sırtına sardığı
mevcut anayasa kamburundan kurtarmak, hepimizin en öncelikli sorumluluğudur. 41
yıllık tarihinde uğradığı irili-ufaklı 20’den fazla değişiklikle adeta yamalı
bohçaya dönen bu anayasanın 2023’ün Türkiye’sini taşıyamadığı açıktır. Bu
gerçeğe ekonomiden diplomasiye, adaletten hak ve özgürlüklere çok geniş bir
yelpazede farklı vesilelerle şahit oluyoruz. Esasen, yeni anayasa meselesi, 10
seneyi aşın süredir ülkemizin ve Meclisimizin gündemindedir. Hatta yarım kalmış
olsa da bu doğrultuda atılan kimi adımlar oldu. Cumhur İttifakı olarak, 2021
yılında yeni anayasa için önce kendi hazırlıklarımızı yaptık.
Devletin ve milletin ortak geçmişini ve ortak geleceğini kuşatmayan bir anayasa ülkeye fayda getirmez. Cumhurbaşkanı olarak şahsım ve Cumhur İttifakı partileri olarak grubu olsun olmasın tüm partileri, tüm milletvekillerini tüm toplumsal kesimleri bu konuda sözü ve teklifi olan herkesi yapıcı bir anlayışla yeni anayasa çağırımıza katılmaya davet ediyoruz.
Darbecilerin direktifi olarak değil; gerçekten milli, yerli, sivil, vizyoner bir anayasa isteyen herkes bu çağrının muhatabıdır. Anayasa metninin kısa veya uzun olacağı hangi konuları içerip hangilerini alt düzenlemelere bırakacağı, milletin her bir ferdinin ortak manifestosu niteliğini nasıl taşıyacağı, bütün bunların tamamını hep birlikte konuşup, tartışıp, kararlaştırabiliriz.
Yeter ki meseleye, ülkenin ve milletin temel değerlerine, kırmızı çizgilerine, Türkiye Yüzyılı hedefimize uygun şekilde hüsnü niyetle ve uzlaşmaya açık şekilde yaklaşabilelim. Bunu başardığımızda diğer tüm konuların üstesinden geleceğimizden asla şüphe duymuyorum. Türkiye, milletimizin hayali olan böyle bir anayasayı hak ediyor. Biz de diyoruz ki, bu özlemi daha fazla geciktirmeyelim. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını yeni anayasayla taçlandıralım.
Hatta bu vesileyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin
ilk dönemindeki tecrübelerin ışığında ortaya çıkan iyileştirme ihtiyacını da,
yeni anayasa çalışmaları kapsamında değerlendirebileceğimizi ifade etmek
istiyorum. Böylece, yeni anayasayla birlikte yönetim sistemi tartışmalarını ilanihaye
sona erdirme imkânı bulacağız. Gördüğünüz gibi, biz ülkemizi ve milletimizi
Türkiye Yüzyılı anayasasına kavuşturmak için her türlü kolaylığı gösteriyor,
her türlü uzlaşmaya açık davranıyoruz. Diğer siyasi aktörlerden ve partilerden
de aynı yapıcı yaklaşımı bekliyoruz.
6 ŞUBAT DEPREMİ
Dünyada böylesine büyük bir alanda, bu kadar çok insanı etkileyen bir afet karşısında, bu derece hızlı toparlanıp önce arama-kurtarma, ardından acil yardım ve barınma hizmeti sağlayabilen başka devlet örneği yoktur. Buna rağmen elbette kimi aksaklıklar, eksiklikler, gecikmeler olmuştur; belki hala da vardır.
Ancak milletimizin bu felaket karşısında gösterdiği birlik, beraberlik ve dayanışma asırlar boyunca hayırla yâd edilecek, tüm insanlığa örnek gösterilecektir.
Depremzede vatandaşlarımızın iaşe ve ibate hizmetleri, sistematik bir şekilde sağlanmaktadır. Şehirlerimizin yeniden inşa çalışmaları süratle ilerliyor. Yapımına fiilen başladığımız konut sayısı 200 bini, yerinde dönüşüm için başvuranların sayısı ise 212 bini geçti. Yakında inşası tamamlanan deprem konutlarının hak sahiplerine teslimine başlıyoruz. Bu yılki ek bütçeyle bölgeye 762 milyar lira tahsis etmiştik, 2024’te bu rakam 1 trilyon lirayı geçecek. Eylül’ün ilk haftası açıkladığımız Orta Vadeli Program’daki önceliklerimizin başında da, deprem bölgesindeki yaraların sarılması yer alıyor.
Depremin ülkemize toplam maliyetinin 105 milyar doları
bulacağı hesaplanıyor. Böyle bir meblağ, gelişmiş ülkeler dâhil tüm ekonomiler
için çok büyük bir yüktür.
EKONOMİ
Dünya genelinde enflasyon oranları son 60-70 yılın en yüksek seviyelerine ulaştı. Gıdadan enerjiye, ticaretten istihdama kadar her alanda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Gelişmiş ülkeler dâhil hemen hiç kimse önünü net bir şekilde göremiyor. Türkiye olarak biz de, ister istemez, bu olumsuzluklardan etkileniyoruz. Seçimlerin ardından, hem mevcut küresel ekonomik görünümü, hem de önümüzdeki dönemde karşılaşabileceğimiz muhtemel tehditleri dikkate alan bir politikaya yöneldik. Amacımız, bu hassas dönemden ülkemizi en az kayıpla ve şayet arzu ettiğimiz neticeleri alabilirsek en büyük kazançla çıkarmaktır.
Küresel ekonominin geleceğine ilişkin endişelerin arttığı bir dönemde, biz sadece umudumuzu korumakla kalmıyor; istihdamdan ihracata her başlıkta artan tempomuzla iddialarımızı somut çıktılara dönüştürüyoruz. Ekonominin ruhunu oluşturan güven ve istikrar iklimini bozacak her türlü söz, tutum ve davranıştan uzak durmalıyız.
ANKARA'DAKİ BOMBALI SALDIRI
Bu sabah, emniyet birimlerimizin vakitli müdahalesi neticesinde iki caninin etkisiz hale getirildiği eylem, terörün son çırpınışlarıdır. Vatandaşın huzuruna ve güvenliğine kast eden alçaklar, emellerine ulaşamamıştır, asla da ulaşamayacaktır. Olaya müdahale esnasında hafif yaralanan polislerimize Allah’tan acil şifalar diliyor, Ankaralı kardeşlerimize geçmiş olsun temennilerimi iletiyorum.
SINIR ÖTESİ OPERASYON MESAJI
Güney sınırlarımızın tamamını en az 30 kilometre
derinliğinde bir güvenlik şeridiyle koruma, onun ötesindeki faaliyetleri de
mutlak denetim altında tutma stratejimiz bakidir. Atacağımız yeni adımlar
sadece hazırlık, zaman ve ortam meselesidir. Bunun için, “bir gece ansızın
gelebiliriz” sözü, kulaklardan hiç eksik olmasın, diyoruz. Operasyonlarımız
neticesinde adeta can çekişen terör örgütlerine, siyasi hesaplarla moral
aşılamanın vebali çok ağır olacaktır.
ALTIN PORTAKAL'A GÖNDERME
Özellikle sanat öne sürülerek milli iradeye kast
edenlerin propagandasının yapılmasını kabul edemeyiz. Kültür-sanat gibi insanı
yücelten ortak değerlerin, insanlık ve demokrasi düşmanlarının istismar alanı
haline dönüşmesine, sorumluluk makamında olan bizlerin karşı çıkması hayati
öneme sahiptir.
AVRUPA BİRLİĞİ
Biz Avrupa Birliği’ne verdiğimiz her sözü tuttuk, ama
onlar bize verdikleri sözlerin neredeyse hiçbirini yerine getirmediler.
Yönetimler değişse de, Avrupa Birliği’nin ülkemize yönelik adaletsiz ve ahde
vefa ilkesiyle bağdaşmayan tarafgir tutumunda bir değişiklik olmadı. Kâğıt
üzerinde ortaya koydukları ilkeleri, kuralları, süreçleri hiçe sayan bir
yaklaşımla ülkemize haksızlık üzerine haksızlık yaptılar. Türkiye olarak, 60
yıldır kapısında bekletildiğimiz Avrupa Birliği’nden herhangi bir beklentimiz
yok. Şayet, bize karşı örtülü bir yaptırım gibi kullandıkları vize dayatması
başta olmak üzere haksızlıklarından geri dönerlerse, kendi yanlışlarını
düzeltmiş olurlar. Yapmazlarsa; siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri olarak
bizden herhangi bir beklentiye girme hakkını tümüyle kaybederler.
AİHM KARARLARI
Avrupa Konseyi’nin bir kurumu olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği son kararlar, adeta bardağı taşıran damla olmuştur. Bu karardan cesaret alan terör örgütü mensupları ve yandaşları beyhude yere heveslenmesinler. Maşeri vicdanda zaten mahkum olan FETÖ’cü alçaklara bu karardan ekmek çıkmaz. Bazı ülkelerin etkisi altında kalarak yetkilerini aşan, Türkiye’nin egemenlik haklarını hiçe sayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne, sistemin kurucu üyesi İngiltere bile tahammül edememiştir.
BİHA