ŞANLIURFA - Türkiye’de son aylardaki yağışların azlığı ve barajların doluluk oranlarının düşmesi, kuraklık riskini yeniden ülke gündemine taşıdı.
Yağışların önümüzdeki
aylarda da mevsim normallerinin dışında seyretmesi ihtimali kaygı yaratıyor.
Ülkemizin karşı karşıya
olduğu kuraklık tehdidi her geçen gün daha da ağırlaşıyor.
Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nin tamamına yakınında 1991-2020 yılları normallerine göre yaz
yağmurları bu yıl yüzde 60'ın üzerinde azaldı. Azalma oranının Şanlıurfa çevresinde
yüzde 80'i aşması tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi.
Birleşmiş Milletler Gıda
ve Tarım Örgütü (FAO) Temsilci Yardımcısı Ayşegül Selışık, Dünya Gıda Günü
kapsamında geldiği Şanlıurfa’da, bölgedeki yağışların azlığını ve yaşanan
kuraklığı BİHA’ya değerlendirdi.
SELIŞIK: TARIMSAL ÜRETİMİ
KÖTÜ ETKİLİYOR
"Dünyada iklim
değişikliğinin etkisiyle yağmur rejiminin değiştiğini görüyoruz. Şanlıurfa da
bu değişimden etkileniyor” diyen Selışık, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sadece Şanlıurfa değil,
birçok bölge bu durumu yaşıyor. Yağmurlar beklediğimiz zamanlarda artık yağmıyor.
Kaymalar var. Bu da haklı olarak bazı bölgelerde tarımsal üretimi kötü
etkiliyor. Bu değişiklik sel felaketlerine de neden olabiliyor yanlış
zamanlarda yağan yağmurlarla."
“TEK BİR BUĞDAYIN BİLE
İSRAF EDİLMEMESİ GEREKİR”
Selışık, sulamada israfa
kaçıldığını vurgulayarak, "Kesinlikle hem burada hem dünyada sulamada bir
israf var. Aslında gıda da yaptığımız israf, yani dünyada gıdanın 3'te 1'i
israf ediliyor, bu çok büyük bir rakam. Aslında her israf ettiğimiz gıdayla
suyu da israf etmiş oluyoruz. Sadece gıdayı değil suyu da israf ediyoruz.
Enerjiyi de israf ediyoruz. En önemlisi çiftçinin emeğini israf edip çöpe
atıyoruz. Burada emeğe saygı göstermek çiftçimize de gerek itibarı vermek adına
önemli. Tek bir buğdayın bile israf edilmemesi gerekir" dedi.
ÇİFTÇİLERE ÜRETİM
PLANLAMASI UYARISI
Selışık, çiftçilerin
kuraklığa dayanıklı bitkilere ve doğru sulama yöntemlerine yönelmesi
gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Urfa tarıma
öncelikli GAP gibi bir projenin içerisinde. Sulama alanları, neredeyse
hedeflenen o 1 milyon hektarın yüzde 60'ı sulamaya açılmış durumda. Barajımız
var. Ben o yüzden suyu etkin kullanırsa çiftçimiz salma ve yağmurlama sulamadan
vazgeçip de damlama sulamaya geçerse suyla ilgili çok sıkıntı yaşayacağını
düşünmüyorum. Doğru sulama ile çok sıkıntı olmaz… Buraya uygun türler hem sebze
anlamında hem de buğday anlamında hepsi yetiştiriliyor. Burası tarımın doğduğu
topraklar. Yağmurların azalmasının olumsuz etkisi olacaktır ama çiftçimiz
bununla ilgili kendi deneyimini de kullanmalı. Çiftçi şunu bilmeli; bir miktar
mevsimler kaydı ve buna göre biraz daha ziraat mühendislerinden destek alarak
üretimini planlamalı."
DAMLAMA SULAMA TAVSİYESİ
FAO Temsilci Yardımcısı
Selışık, azalan yağış ve kuraklık nedeniyle Türkiye'nin su stresi yaşayan
ülkeler arasına girdiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Türkiye su stresi
yaşayan ülkeler arasına girdi. Son dönemde artık çok su zengini değiliz. Ama su
kısıtı olan ülkeler arasına girmememiz için su verimliliğini arttırmamız, suyu
etkin kullanıp damla sulama gibi yöntemlere geçmemiz lazım. Çiftçilerimizin de
bu anlamda ilgili kurumlardan bilgi ve destek alarak damla sulamayı en azından
uygulaması lazım. Damla sulama zor gelen bir yöntem, her sene yeniden o borular
sökülüp takılıyor, bu anlamda yağmurlama yöntemi daha basit geliyor. O da daha
çok su kullanıp, daha verim alıyorsunuz. Bilimsel araştırmalar bunu söylüyor.
Bu yüzden hem evimizde hem tarlamızda suyun kıymetini bilelim".