Ülkemizde
her yıl yaklaşık 140 bin kişi nörolojik bir rahatsızlık olan inme (felç)
nedeniyle sakat kalıyor ya da hayatını kaybediyor. Araştırmacılar, dünya
genelinde inme (felç) kaynaklı ölümlerin 2050 yılına kadar yüzde 50 artış
göstererek yılda yaklaşık 10 milyon insanın yaşamını yitirmesine neden olacağı
öngörüsünde bulunarak ciddi tabloyu gözler önüne seriyor.
KIRBAŞ: İNME
KONUSUNDA FARKINDALIK YETERLİ DÜZEYDE DEĞİL
İnme erken
teşhis ile nedenleri tedavi edilebilir önemli ölçüde önlenebilir bir hastalık
olduğunu ve bu yönde farkındalık oluşturulması gerektiğinin altını çizen
Girişimsel Radyolog Uzmanı Doç. Dr. İsmail Kırbaş, “İnsanoğlunu öldüren ya da
sakat bırakan en sık 3 sağlık probleminin başında kalp krizi, kanser ve inme
gelmektedir. Bu üç hastalıktan kalp krizi ve kanser konusunda yaygın bir
şekilde bilgi ve davranış kültürü oluşmuş durumda. Bunun oluşmasına genel
sağlık kontrolleri, yazılı ve görsel basın bildirileri, kanser taramaları, kalp
sağlığı konusunda ülkenin her tarafına yayılmış doktor, personel ve cihaz ağı
çok katkıda bulunuyor. Ancak maalesef bu farkındalık inme hastalığı konusunda
yeterli düzeyde bulunmuyor.” dedi.
DEPREM
GİBİ SESSİZCE VE ANİDEN GELİYOR
İnmenin
beyne pıhtı atması ya da kanama ile aniden oluşan beyin felci durumu olduğunu
belirten Doç. Dr. İsmail Kırbaş, “İnme adı üstünde birdenbire, aniden oluşan
deprem gibi insan üstüne çöken bir hastalıktır. Beyin elektrik sinyalleri ile
vücudu kumanda eder. Dolayısı ile beyinde meydana gelen olay elektrik kesilmesi
gibi birdenbire olur ve dramatiktir. Kanama da olsa pıhtı atması da olsa neden
beyin dışında gelişen bir durum olduğundan beyin etkilenene kadar bir belirti
maalesef yoktur. Sonuç da depreme bezer. Ya hafif bir sarsıntı ile kurtuluş, ya
ani ölüm ya da arası olursa sakatlık. İnme gece uykuda bile gerçekleşebilir.
Uykuya yatan bir insan, uykusunda inme geçirerek, felç halinde uyanabilir.
Yatağa bağlı ya da uzun süren sakatlığın en sık nedeni inmedir.” açıklamasında
bulundu.
“TEK
EKSİĞİMİZ FARKINDALIK VE BİLİNÇ”
“İnme
konusunda tek eksiğimiz farkındalık ve bilinç” diyen Doç. Dr. İsmail Kırbaş,
“İnme için check up programı yurt dışında risk grubu insanlarda yapılmaktadır.
Bu konu maalesef bizim ülkemizde yeterli derecede ele alınmamaktadır. Beyine
pıhtı atması şahdamarı darlıkları ve kalpden kaynaklanmaktadır. Şahdamarı
tetkikleri (Doppler tetkiki, tomogafik anjiografi) hemen her yerde ulaşılabilir
olup rahat bir şekilde yapılabilmektedir. Ek olarak kalp değerlendirmesi, bazı önemli
kan tetkikleri de yapılmalıdır.” sözleriyle inme kaynaklı ölümlerin en aza
indirilmesi için bireysel farkındalık oluşturmanın önemini vurguladı.
“RİSK
GRUPLARINDAKİ KİŞİLER İNCELENEBİLİR”
Risk
grubunda olan kişilerde erken tespitin mümkün olduğunu belirten Doç. Dr. İsmail
Kırbaş, “İnme nedenleri aynı kanser ve kalp krizinde olduğu gibi özellikle risk
grubunda olanlar incelenerek tespit edilebilir. Ve bu nedenler de günümüzde
artık başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir. Yeter ki teşhis konulsun. Sık
olması, dramatik olarak birey ve toplum sağlığını etkilemesi açısından bu konu
oldukça önemlidir. Risk grubunu ise kısaca 55 yaş üzeri olmak, sigara içicisi
olmak, şeker hastası olmak (özellikle düzensiz şeker tedavisi olanlar), kalp
damar hastalığı olması ya da geçirilmiş kalp damar by-pass öyküsü,
hipertansiyon hastalığı olmak ve yüksek kolesterolü olmak şeklinde
özetleyebiliriz.” şeklinde konuştu.
KRİTİK
ZAMAN DİLİMİ İLK 6 SAAT
İnmenin
yaşandığı dakikadan itibaren ilk 6 saatin müdahale için kritik öneme sahip
olduğunu söyleyen Kırbaş, “Beyin kan akışını durdurarak (pıhtı atması ile)
meydana gelen inmelerde ilk 6 saatte (özellikle ilk 3 saat) kasık
atardamarından girilerek anjio eşliğinde hızlı bir şekilde pıhtı çıkarma
işlemleri yapılabilmektedir. Bu işlem artık ülkemizin birçok şehrinde
yapılmaktadır. Bu son 7-8 yılda katedilen çok önemli bir yol oldu. Bu işlemle
birçok hayat kurtarılabilmekte ve sakatlıklar önlenebilmekte. Ancak bu işlem
yapılan hastalarda bile yüzde yüz tam sağlık durumu mümkün olmayabilir. Her
hastada farklı senaryolar mümkündür. Onun için olay yaşanmadan önce tespit
edilmesi büyük önem taşımaktadır.” ifadelerini kullandı.