Kış mevsiminin gelmesiyle beraber bulaşıcı hastalıklarda artışlar görünmeye başladı. Beslenmenizde yapacağınız ufak dokunuşlar ile Soğuk algınlığı, grip hastalığı gibi hastalıklardan korunabilirsiniz.
Havaların soğuması ile birlikte kapalı ortamlarda daha
fazla vakit geçirilmekte, fiziksel aktivite yoğunluğunda azalma olmaktadır.
Bunun yanı sıra televizyon başında fazla zaman geçirilmesi ve besinlerin
atıştırılması gibi nedenlerden dolayı vücut ağırlığında istenmeyen yönde
değişiklikler kış mevsiminde artış göstermektedir.
Bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerden zengin, havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tüketimi önemlidir.
E vitamini de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkilidir. Soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı vücut direncini arttırmaktadır. E vitaminin iyi kaynakları yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve fındık, ceviz gibi yağlı tohumlardır. Günlük olarak mevsimine uygun 3 porsiyon sebzeve2 porsiyon meyve, 15-20 adet fındık (30 gr.) veya 5-6 adet ceviz (30gr) ve haftada 2-3 defa kurubaklagil (mercimek, kuru fasulye, nohut) tüketilmelidir.
Bağışıklık sisteminde D vitamini de önemli rol oynamaktadır. D vitamini güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamindir ve besinlerde pek fazla bulunmaz. Özellikle kış mevsimde havanın güneşli olduğu zamanlarda mümkün olduğunca güneşten faydalanılmalıdır. Güneşten faydalanmasının mümkün olmadığı hallerde besin desteği olarak D vitamini alınabilir. Balık D vitamini, beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (Omega 3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu nedenle kış aylarında haftada 2 kez (300g) balık tüketilmedir.
Prebiyotik besinler, sebzeler (pırasa, yer elması, bamya, enginar, kereviz, soğan, sarımsak, kuşkonmaz ) kurubaklagiller (nohut, mercimek, fasulye), tam tahıllar (tam buğday, yulaf, arpa, kepekli pirinç), yağlı tohumlar (ceviz, badem, fındık), meyveler (zeytin, muz, çilek, elma) ve probiyotik ürünler kefir, yoğurt, ayran, boza, tarhana, şalgam suyu, turşular (şalgam suyu ve turşu gibi çok tuzlu gıda tüketiminde yüksek tansiyon hastaları dikkat etmelidirler) bağışıklık sistemini olumlu etkilerler.
Hareketsizlik nedeniyle artan sindirim problemlerinin önlenmesinde posa içeriği yüksek kuru baklagillerin tüketilmesi (haftada 2-3 kez) önemlidir.
Vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı alımı gerekmektedir. Yeterli sıvı alımı vücutta oluşan toksinlerin (zararlı öğeler) atılması, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında, metabolizma dengesinin sağlanmasında ve vücutta pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde son derece önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle, her gün 2-2.5 litre su içilmelidir.
Gıda güvenliğine dikkat edilmelidir. Bu konuda DSÖ önerilerine göre sebze ve meyveler normal durumlardaki gibi yıkanmalıdır. Dokunmadan önce eller su ve sabunla yıkanmalıdır. Sonrasında özellikle çiğ yeneceklerse temiz su ile yıkanmalıdır.
Dünya Sağlık Örgütü alışverişler için önerileri ise şu şekildedir: sosyal mesafe korunmalı, eller göz, ağız ve burna dokundurulmamalıdır. Mümkünse ellerinizi market arabası veya sepetlerine dokunmadan dezenfekte ediniz, Eve geldiğinizde ve aldıklarınızı yerleştirdikten sonra elleriniz yıkayınız
Yemekleri pişirme yöntemlerinin de önemlidir. Özellikle ızgara, haşlama, fırında, buğulama gibi sağlıklı yöntemlerle hazırlanan yemekleri tercih edin. Kavrulmuş, kızartılmış ve tütsülenmiş yemekler tercih edilmemelidir.
Düzenli fiziksel aktivite yapılması ve gün içerisinde en az 20 dakika tempolu yürüyüşler yapmak immün sistem üzerine olumlu etkilidir.
BİHA