Memur
Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) ve Eğitimciler Birliği Sendikası
(Eğitim-Bir-Sen) Şanlıurfa Başkanı İbrahim Coşkun, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin
109. yıl dönümü nedeniyle yazılı açıklama yaptı.
İbrahim
Coşkun, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“İman
varsa imkân vardır....
‘Eski
Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,/ Kaynıyor kum gibi… Mahşer mi, hakikat
mahşer.’
Mehmet
Akif Ersoy’un bu dizelerde dehşetini anlattığı Çanakkale Savaşı’nın üzerinden
109 yıl geçti.
Tarih ve
medeniyetimizin sayfalarında çok sayıda zafer ve destan vardır. Bu muhteşem
zaferlerden biri de Çanakkale destanıdır. Çanakkale’yi geçilmez kılan, vatan ve
iman yolunda göz kırpmadan, tereddüt etmeden ölümün üzerine yürüyen şehadet
ruhudur.
İşgal ve
yağma heveslisi devletler, Osmanlı’nın sahip olduğu imkânlarla kıyaslanamayacak
kadar fazla silah, teçhizat ve imkâna güvenerek, dışarıdan ikmal yolları
Osmanlı tarafından kesilmiş, içeride Bolşevik hareketle başı dertte olan
Rusya’ya yardım etmek amacıyla yola çıkmışlardı. Boğazlardan geçip İstanbul’u
işgal edecek, oradan da Rusya’ya yardım edeceklerdi. Bir iki hafta içinde
Çanakkale’yi geçip İstanbul’u işgal edeceklerinin hayaliyle müstakbel
zaferlerini erkenden kutlamaya bile başlamışlardı. Emperyalist güçler, önce
denizden, sonra karadan saldırdılar ama hiç hesap edemedikleri imanlı, kararlı
ve ölümüne bir direnişle karşılaştılar.
İmanın
direniş hattının asla aşılamayacağını, Çanakkale’nin geçilmez olduğunu anlayan
işgal kuvvetleri, ölüme tevekkül ve teslimiyetle tebessüm eden bir irade
karşısında acze düşmüş, geri çekilmek zorunda kalmıştır. Çanakkale, namus, iman
ve özgürlüğünü müdafaada taviz vermeyen bir milletin dayanmanın, tahammülün son
sınırlarını da aşan savaşının onur, tarihimizin iftihar tablosudur.
Çanakkale,
imkânsızın başarıldığı bir destandır. Çanakkale, büyük bir destan olmanın yanı
sıra istikbalimiz için de bir yol haritası olmuştur. Mehmet Akif Ersoy,
Çanakkale savaşında şehitlik beratı alan ve gazilik makamına ulaşan gençler ve onların
emanetçisi olanlar için şöyle diyor: ‘Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş
gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.’
Çanakkale
Zaferi, Kurtuluş Savaşı’nın ön sözü ve muştusu olduğu kadar, Anadolu’nun İslam
dünyasının, mazlum milletlerin emperyalizme ve sömürüye karşı birliğidir,
dayanışmasıdır, yardımlaşmasıdır. Çanakkale destanı, birliğin sembolü, birliğin
ve zaferin modelidir. Çanakkale, aynı zamanda çağdaş dünyaya savaş ahlakını,
savaş hukukunu öğreten bir mekteptir, bir okuldur. Yaralı düşman askerlerine
kendi elleriyle su vermiş, yemek yedirmiş medeniyetin çocuklarının eseridir
Çanakkale ruhu.
Bir
oldukça, el ele verdikçe kimse bu coğrafyayı bölemez, parçalayamaz. Akif’in
ifadesiyle ‘tefrika’dır milleti bölen, parçalayan. Oysa sineler, yürekler aynı
attıkça, akıllar aynı gayeye yönelik iş birliği yaptıkça hiçbir güç bu ülkenin
birliğini ve dirliğini bozamaz.
Dün
Çanakkale’yi geçilmez kılanlar, bize Çanakkale ruhunu hediye ettiler. Asım’ın
nesli olarak, bu ruhu besleyen değerlerimizi yaşatmalı, Asım’ın fikir ve
düşünce tohumlarını dünyanın dört bir yanına saçmalı, dirilişi yeniden inşa
etmeliyiz.
Memur-Sen/Eğitim-Bir-Sen
Şanlıurfa Şubesi olarak, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 109 yıl dönümünde,
Çanakkale’yi geçilmez kılan şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz".