Teröristbaşı Öcalan tarafından PKK'ya yapılan "silah bırakın ve kendinizi feshedin" çağrısının ardından sürecin nasıl ilerleyeceği merak ediliyordu.
TERÖR ÖRGÜTÜ PKK ATEŞKES İLAN ETTİ
PKK, teröristbaşı Öcalan'ın çağrısının ardından ateşkes ilan ettiklerini duyurdu. PKK'dan yapılan açıklamada "Biz PKK olarak söz konusu çağrının içeriğine olduğu gibi katılıyoruz ve kendi cephemizden çağrının gereklerine uyacağımızı ve uygulayacağımızı belirtiyoruz. Bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ediyoruz" denildi.
Terör örgütünün açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"- Biz PKK olarak söz konusu çağrının içeriğine olduğu gibi katılıyoruz ve kendi cephemizden çağrının gereklerine uyacağımızı ve uygulayacağımızı belirtiyoruz. Bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ediyoruz.
- Başarı için demokratik siyaset ve hukuki zeminin de uygun olması gerektiğinin altını çizmek istiyoruz.
- Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın hayata geçmesinin önünü açmak için, bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ediyoruz. Üzerine saldırı olmadıkça hiçbir gücümüz silahlı eylem yapmayacaktır.
- Parti kongresini toplamak için hazırız. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için uygun güvenlikli ortamın oluşması ve kongrenin başarısı için Öcalan'ın bizzat yönetmesi gerekir.
- Öcalan’ın fiziki özgür hayat ve çalışır koşullara kavuşması, arkadaşları dahil istediği herkesle engelsiz ilişki kurabilmesi gerekir. Bunun gereklerinin devletin ilgili kurumları tarafından yerine getirileceğini umut ediyoruz.
- Öcalan, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile yeni bir adım atıyor ve başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm ezilenler için yeni bir mücadele süreci başlatıyor."
TGRT Ankara Haber Koordinatörü Ahmet Sözcan, terör örgütü PKK'dan gelen açıklamanın ardından yaptığı değerlendirmede "Öcalan'ın mesajları hem Kandil'e, hem Avrupa'daki terör örgütü yapılanmalarına gitti hem de terör örgütünün Suriye'deki uzantısı PKK/YPG'ye gitti." dedi.
"PKK, TÜRKİYE'NİN MUHATABI DEĞİL"
PKK'nın bir terör örgütü olduğunun ve Türkiye'nin muhatabı olmadığının altını çizen Sözcan, "Terörle her zaman mücadele edilir. Buradaki ateşkes kendileri açısından kullanılan bir tabir. Karşımızda bir devlet yok, bir savaş değil. Bu bir terörle mücadele. Ateşkes sözü kendileri açısından uydurulmuş bir ifade. Bu kapsamda onun da altını çizmekte fayda var. Ateşkes devletler arasında kullanılan bir tabirdir. Buradaki tabiri ben kabul etmiyorum ancak terör örgütü kendisi açısında bu ifadeyi kullanıyor." diye konuştu.
Türkiye'nin kendisine tehdit gördüğü anlarda operasyonlarını gerçekleştireceğini belirten Sözcan, şöyle devam etti:
"Öcalan'ın çağrı yaptığı gün Kandil'de TSK operasyon gerçekleştirdi. Terör örgütü ile pazarlık ve müzakere yok. Bu çağrının gerekleri yerine getirilirse o zaman mücadeleye gerek kalmayacak. Çünkü karşımızda kendini feshetmiş bir örgüt olacak. Terör örgütü silahları bırakıp feshederse mücadele edecek bir örgüt ortada olmuyor."
SÜREÇ NASIL İŞLEDİ?
22 Ekim'de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan süreç, 3. kez İmralı Adası'na giden DEM Parti heyetinin teröristbaşı Öcalan ile görüşme gerçekleştirerek İstanbul’a dönmesiyle sona ermişti.
İmralı ile görüşmenin ardından İstanbul'da basın açıklaması yapan DEM Parti heyeti, Öcalan'ın çağrısını 4 ilde servis etmişti. Öcalan'ın çağrı mektubunda şu ifadeler yer almıştı:
PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.
Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990'larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK'nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.
Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir.
Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir.
Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK'nın; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.
Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.
Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.
Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır.
Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.
Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.
Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim.