Dolandırıcıların yeni tuzağı 'icra takibi'

Çeşitli yöntemlerle binlerce kişiyi tuzaklarına düşüren dolandırıcılar, şimdi de 'hukuk bürosu' adı altında gönderilen SMS'lerde 'icra takibi' yalanıyla dolandırıcılık yapıyor. Vatandaşa 'hakkınızda icra takibi başlatıldı' mesajları atarak ödeme talep ediyorlar.

ŞANLIURFA - Kolay yoldan para kazanma uğruna dolandırıcılığı tercih eden şahıslar, vatandaşları tuzaklarına düşürüyor.

Çeşitli yöntemler kullanan bu şahıslar, hemen hemen her gün en az bir kişiyi mağdur ediyor. En sık rastlanan yöntem ise telefon dolandırıcılığı. Telefon dolandırıcılığında ise yeni yöntemin adı 'icra takibi' oldu. 

Ekonomik krizle birlikte vatandaşlar, borçlarını ödemekte zorlanırken bir yandan da icraya düşme korkusu yaşıyor. Vatandaşların zaafını kullanan bazı fırsatçılar da tüm operatörlerdeki numaralara 'hakkınızda icra takibi başlatıldı' mesajları atarak, para talebinde bulunuyor. Vatandaşların çoğu durumu yetkililere bildirmek yerine mesajdaki sözde hukuk bürosunu arayarak para yatırıyor. Vatandaş dolandırıldığını iş işten geçince fark ediyor.

Şanlıurfa Barosu avukatlarından Hikmet Delebe, sahte icra dosyası üzerinden gelen haciz tehditleri ve para talepleri karşısında yapılması ve dikkat edilmesi gereken tüm detayları BİHA’ya anlattı.

Dolandırıcıların son yöntemi hakkında bilgi veren Avukat Delebe, böyle mesajla karşılaşıldığında avukata ya da baroya gidilerek, bilgi alınmasının doğru olacağını belirtti.

DELEBE: GELEN MESAJLARA İTİBAR ETMEYİN

Delebe, telefonlara gelen 'hakkınızda icra takibi başlatıldı' mesajlarına kesinlikle itibar edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şu uyarılarda bulundu:

“İcra takiplerinin kesinlikle fiziki kağıt olarak tebliğ edilmesi gerekiyor. İcra daireleri takip talebini aldıktan sonra gerekli belgeleri ve ekleri gördükten sonra muhataba bir tebligat gönderir. Tebligat geldikten sonra icra takibinin başlatıldığını muhatap anlamış olur.Son zamanlarda çok ciddi sıkıntılar baş gösterdi. Mesaj yoluyla bir şekilde birileri aldığı bilgilere göre şahıslara borçlu olduklarına dair ve parayı ilgili hesaba yatırması gerektiği yönünde mesajlar göndermektedir. Bunlara kesinlikle itibar edilmemesi gerekiyor. Gelen mesajlarda çoğu zaman sahte ve müstear isimler kullanılmaktadır. Bunlara itibar etmek doğru değildir. Gelen mesajla ilgili kişinin avukat olup olmadığı baroların resmi internet sitelerinden araştırma yapılarak bulunabilir. Türkiye Barolar Birliği’nin de bu konuda avukat arama portali var, buradan isim soyisim girildiği zaman ilgili mesaj bir avukata aitse o isim çıkar, olmadığı takdirde sahte ve müstear isim olduğu anlaşılır.”

“ESKİDEN POLİS, SAVCI DİYE ARARLARDI, ŞİMDİ AVUKAT OLARAK ARIYORLAR”

Dolandırıcıların daha önce kendilerini hakim, savcı, polis ve jandarma komutanı olarak tanıtırken, şimdilerde kendilerini avukat olarak tanıttığına dikkati çeken Delebe, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Telefonla dolandırıcılık son zamanlarda ciddi şekilde arttı. Toplumun belli bir hassasiyeti bilinci gelişti ama şu anda yapılan dolandırıcılık mesaj yoluyla yapılan dolandırıcılıktır. Daha önce kendilerini hakim, savcı, polis ve jandarma komutanı olarak tanıtan kişilerin yaptığı dolandırıcılıklardı. Bu dolandırıcılık yöntemi ile birçok ünlü isim, hukuk profesörleri, iş adamları vs. çeşitli vesilelerle dolandırıldılar. Fakat toplumda belli bir bilinç oluşturdular. Şu anda yapılan dolandırıcılık bir avukatlık ofisinden gönderilen mesaj yoluyla yapılmaktadır. Böyle bir durumda savcılıklara, kolluk kuvvetlerine başvurmaları gerekiyor. Bu tür dosyalar önemli ölçüde yoğunluk kazandı. Son zamanlarda haftada birkaç kişi bizi aramak suretiyle bizden mesajların niteliğini öğrenmek istiyor. Kesinlikle bunlara itibar edilmemesi gerekiyor. Çünkü icra takibinin fiziki kağıt gönderme şeklinde olduğunu belirterek bilgilendirme yapmak durumundayız. Bu bakımdan toplumun hassas duyarlı olması gerekiyor.”

“KİŞİSEL VERİLERE RIZA DIŞINDA ULAŞMAK BİR SUÇTUR”

“Kişisel verilere rıza dışında ulaşmak bir suçtur” diyen Delebe, son zamanlarda çeşitli sebeplerle kurumsal firmalardan bütün bilgi ve verilerin alınabildiğini vurguladı. Bunun engellenebileceğini, kişisel bilgilerin depolandığı resmi kurumların bunları paylaşmama ile hükümlü olduğunu kaydeden Delebe, “Paylaşma olursa bunlar hakkında bir şikayetin gerçekleşmesi halinde gerekli adli ve idari soruşturmalar yapılacak. Mağdur dolandırıldığını anladığında derhal bulunduğu yerdeki Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe ile başvurmalı ve suç duyurusunda bulunmalıdır. Kırsal ise jandarmaya, şehir merkezine giderek şikayetini dile getirmelidir” ifadesini kullandı.

“YAPTIRIMLARIN CAYDIRICI OLMASI GEREKİYOR”

Avukat Hikmet Delebe, dolandırıcılara uygulanan cezaların arttırılması gerektiğini kaydetti.

“Türk Ceza Kanunu 157. ve 158. maddeleri dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık eylemin cezalarını öngörmüş” diyen Delebe, nitelikli dolandırıcılıkta taban cezanın 3 yıldan başladığını, normal dolandırıcılıkta 157. maddeye göre 1 yıldan başladığı bilgisini verdi. Delebe, “Bu cezalar son derece yetersiz. Ceza hukukunu genel sistematiğine uygun olarak konuşmak istiyorum. Burada nitelikli dolandırıcılıkta ceza bir defa 12 yıldan aşağı olmamalı. 3 yıl ceza isteniyor kişinin sabıkası yoksa 6’da bir anlamda düşürülüyor sonra da çok basit bir ceza ile bu savuşturuluyor. Normal dolandırıcılıkta kişi ceza evine bile girmiyor. 1 yıldan başlayan ceza söz konusu ceza sabıkası temizse, adli sicil kaydı yoksa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla ceza 5 yıl süreyle erteleniyor ve bu şekilde sanıklar hiçbir cezaiyi müddeiye denk gelmeden yaptırıma uğramadan suçu işliyorlar yanlarına kar kalmış oluyor. Yaptırımların caydırıcı olması gerekiyor” diye konuştu.

MUSTAFA EKİNCİ – FADİME KILDI – ÖZEL HABER/BİHA