Türkiye’de
eşitsizliğe maruz kalmış şehirleri merkezine alan Eşitsizlik Bülteni, altıncı sayısında
çevre kategorisinde bölgesel eşitsizliği inceledi.
Araştırma yapılırken
Türkiye İstatistik Kurumu’nun “İllerde Yaşam Endeksi, 2015” çalışmasında çalışma
hayatı kategorisinde kullanılan; PM10 istasyon değerleri ortalaması (hava
kirliliği) (µg/m³), kilometrekareye düşen orman alanı, atık hizmeti verilen
nüfusun oranı, sokaktan gelen gürültü problemi yaşayanların oranı ve belediyenin
temizlik hizmetlerinden memnuniyet oranı içeren beş göstergeye odaklanıldı.
Araştırmaya
göre, 2022 yılı için PM10 değerlerinin Türkiye ortalaması yaklaşık 47,2.
Bu değer Eşitsizlik Bölgesi illeri için 62 iken,
diğer 65 il için 46,2.
Hava
kirliliği oranı en yüksek olan 10 ilin 5’i Eşitsizlik Bölgesi’nde yer alıyor.
Türkiye’de
yaklaşık 340 hava izleme istasyonunun sadece 20’si, yani yüzde
6’dan azı Eşitsizlik Bölgesi’ndeki 16 şehirde. Bu noktada dikkat
çekici bir veri de geçen 7 yıl içinde Türkiye’deki hava kirliliği
azalırken Eşitsizlik Bölgesi’nde neredeyse durumun hiç değişmemesi.
Türkiye’de hava kirliliği PM10 cinsinden son 7 yılda yüzde 15 azalırken Eşitsizlik
Bölgesi’nde sadece yüzde 3’lük bir iyileşme olduğu anlaşılıyor.
KM²YE
DÜŞEN ORMAN ALANI
Km²ye
düşen orman alanı en az olan 10 ilden 6’sı eşitsizlik bölgesinde yer alıyor. Türkiye
ortalamasında km²ye düşen orman alanı ortalama 30,7 iken bu
veri Eşitsizlik Bölgesi’nde ortalama 16,0, diğer 65 ilde
ise 34,6. Eşitsizlik Bölgesi illerindeki orman alanı
ortalamasının, diğer 65 ildeki ortalamanın yarısından daha düşük olduğu
görülüyor.
ATIK
HİZMETİ VERİLEN NÜFUS ORANI
2015 yılında TÜİK tarafından
yapılan “İllerde Yaşam Endeksi” çalışmasındaki bir başka gösterge atık hizmeti
verilen nüfusun oranı. Bu oranın Türkiye ortalaması yüzde 78,7. Eşitsizlik
Bölgesi’ndeki illerde atık hizmeti verilen nüfus oranı ortalama olarak yüzde
67,5 iken bu oran diğer kalan illerde yüzde 81,7. Atık hizmeti
verilen nüfusun oranı büyükten küçüğe sıralandığında en düşük 10 il
içerisinde 7 il eşitsizlik bölgesinde yer alıyor.
SOKAKTAN
GELEN GÜRÜLTÜ ORANI
Bu
çalışmaya göre ele almamız gereken bir başka göstergede sokaktan gelen
gürültüden sorun yaşayanların oranı. Sokaktan gelen gürültüden sorun
yaşayanların oranı Türkiye’de ortalama yüzde 15,7 olarak
ölçülmüş. Eşitsizlik Bölgesi’ndeki illerde sokaktan gelen gürültüden sorun
yaşayanların oranı yüzde 16,4 iken kalan 65 il için bu oran
ortalama olarak yüzde 15,5.
BELEDİYENİN
TEMİZLİK HİZMETLERİNDEN MEMNUNİYET ORANI
TÜİK tarafından
2015 yılında yapılan “İllerde Yaşam Endeksi” çalışmasından bu kategoride
kullanacağımız son gösterge belediyenin temizlik hizmetinden memnuniyet oranı.
Ancak bu veri ele alınırken 2019 yılında yapılan belediye
seçimlerinden sonra Eşitsizlik Bölgesi’ndeki belediyelerin çoğuna kayyım
atanmasının durumu değiştirebileceği ve belediye hizmetlerinden memnuniyete
dair güncel verilerle çalışmanın değişen durumu görmek açısından önemli olduğu
göz ardı edilmemeli. 2015 yılında yapılan çalışmaya göre belediye
temizlik hizmetlerinden memnuniyet oranı Türkiye’de ortalama %64 olarak
ölçülmüş ve ortalamanın üzerinde herhangi bir Eşitsizlik Bölgesi ili
bulunmuyor. Memnuniyet oranının en düşük olduğu 15 il içerisinde
ise 12 il Eşitsizlik Bölgesi’nde yer alıyor. Bu durum bölgede
kayyum atamalardan önce de belediyenin temizlik hizmetlerinden memnuniyetin
Türkiye ortalamasının altında olduğuna işaret ediyor. Ancak Kürt Çalışmaları
Merkezi’nin yürüttüğü çalışmalarda kayyum atanan şehirlerde belediye
hizmetlerinden memnuniyetin yüzde 10 ila yüzde 20 arasında
düştüğü tespit ediliyor. Bu da Eşitsizlik Bölgesi’nde belediye
hizmetlerinden memnuniyetin daha da azaldığı anlamına geliyor.
Araştırmanın
son bölümünde şu görüş yer aldı:
“Eşitsizlik
Bölgesi sakinleri daha kirli bir havayı soluyor, daha az ormana sahip,
kamu hizmetlerinden daha az faydalanabiliyor ve vatandaşlık nimetlerinden
yeterince yararlanamıyor.
Hava
kirliliğinin azaltılması için uygulamaya konulan bütün mekanizmalar ve
süreçler Eşitsizlik Bölgesi’ni es geçiyor ve sanayi yatırımı da almayan bu
bölge sanayi bölgelerinden daha kirli bir hava soluyor. Iğdır, Ağrı, Hakkari ve Şırnak en
kötü havayı soluyor. Bu şehirler eğitim ve sağlık gibi kamu nimetlerinden
faydalanmada da en sonda yer alıyorlar. Bu şehirlerde yeterli istihdam yok
ve gelir-servet bakımından en gerideler. Sosyal yaşamın canlanması ve
yaşamdan memnuniyetin artması, bir ilişki yumağı gibi bütün bu süreçlerin
örülmesiyle mümkün olabiliyor.
Seçimler
yaklaşırken bütün siyasi partilerin iddiası yurttaşın refahını arttırmak ve
hayattan memnuniyetini yükseltmek. Ancak görülen o ki bugüne kadarki süreçler
kapsayıcı ve kuşatıcı yürütülmediği için eşitsizlik makasının iki ucu arasında
hala can yakıcı bir mesafe var. O halde bu makasın uçlarını birbirine
yaklaştıracak, mikro ve makro projeksiyonları bir arada gözeten bir yaklaşıma
ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Sözgelimi Iğdır’ın hem kalkınmaya, hem temiz
bir havaya hem de siyasete katılmaya, hepsine birden hakkı var. Bunun için hem
Iğdır’ın ekonomik ve politik haklarının teslimi hem de Iğdır ile çevresinin
ilişkilerinin iyileşmesi gerekiyor. Eşitsizlik bir kırkayağın kırk ayağının
aksaması gibiyse, kırk ayağının birlikte iyileşmesi gerekiyor”.
BİHA