Şanlıurfa’da öğretmenlerden şiddete karşı eylem
İstanbul’da bir öğretmenin silahla öldürülmesinin ardından öğretmenler tarafından tepkiler devam ediyor. Şanlıurfa’da meslektaşlarının silahla öldürülmesinin ardından eğitim sendikalarından bazıları İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne yürürken, Eğitim-Bir-Sen ise Ahmet Bahçıvan İş Merkezi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada iş bıraktıklarını söyleyen öğretmenler yere kalem bıraktılar....
İstanbul’da Lise Müdürü İbrahim Oktugan’ın, 5 ay önce
okuldan uzaklaştırılan yabancı uyruklu bir öğrenci tarafından silahla vurularak
katledilmesine yönelik tepkiler sürüyor.
Türkiye’nin 81 ilinde olduğu gibi Şanlıurfa’da da eğitim sendikalarından
basın açıklaması ve iş bırakma eylemi yapıldı.
Sendikalardan bazıları İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne
yürürken, Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) ise Ahmet Bahçıvan İş
Merkezi önünde basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasını sendika adına Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa İl
Başkanı İbrahim Coşkun okudu.
Coşkun’un okuduğu açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Sadece içinde bulunduğumuz eğitim öğretim yılında
Şanlıurfa Akçakale’de bir okul müdürümüz, Konuklu’da bir müdür
yardımcımız,Selattin Eyyubi’de bir öğretmenimiz saldırıya uğradı. Her saldırı
sonrası söyledik, bu ilk değil son olmayacak diye. Son olarak İstanbul/Eyüpsultan’da eski bir
öğrenci okul müdürü İbrahim Oktugan’a silahla saldırıda bulunmuş, ağır yaralı
olarak hastaneye kaldırılan okul müdürümüz maalesef kurtarılamayarak vefat
etmiştir. Meslektaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve bütün eğitim camiasına
başsağlığı diliyoruz. Yıllardır, kanayan bir yara hâline gelen şiddet
olaylarına dikkat çekiyor, tedbir alınması için yetkililere çağrıda
bulunuyoruz. Bu çağrımızı yıllardır yapıyoruz. Sesimize kulak verilseydi,
gereken önlemler zamanında alınmış olsaydı, belki de bugün başka şeyler
konuşuyor olurduk. Ancak ne yazık ki birçok konuda olduğu gibi bu konuda da geç
kalınmıştır.
Her ne şartta olursa olsun sınıfım ve öğrencilerimden
vazgeçmem diyerek öğretime devam eden eğitim çalışanlarını, belirli günlerde
eli öpülesi, birilerinin canı sıkıldığında ise dayak atılası hale getirmeye
kimsenin hakkı yoktur. Bilinmesini isteriz ki, pabuç ayağı sıkmaya başlamış,
sabır taşı çatlamıştır. Türkiye genelinde iş bırakma eylemi kararı almamızın
ardından Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in Genel Başkanımızı konuyu
görüşmek üzere davet etmesi Bakanlığın soruna yaklaşımı noktasında sevindirici
bir gelişmedir. Sayın bakanın davetini de ve eğitimcilere şiddeti önlemek üzere
yapılacağı ifade edilen çalışmaları da önemli ve kıymetli görüyoruz. Ancak bu
adımlar geciktikçe canımız yanmaya devam edecek. Bugüne kadar kamu
görevlilerine yönelik gerçekleştirilen tüm şiddet olaylarında tepkimizi en sert
şekilde ortaya koyduk. Bu manada öğretmen, memur, hizmetli, şef, şube müdürü
demeden tüm eğitim çalışanlarına kamu görevlilerine yönelen şiddeti bir defa
daha lanetliyoruz. Sendika olarak, geçen yıl hayata geçirilen Öğretmenlik
Meslek Kanunu tartışmalarında şiddete yönelik düzenlemeyi talep edip son ana
kadar sergilediğimiz ısrarın gereği yapılmadı. O gün gereği yapılsaydı, belki
bugün daha farklı konuşmak mümkün olacaktı.
Eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını
önleyecek, caydırıcı olacak, failleri cezalandıracak ve mağdur eğitim
çalışanlarına hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılmasının
sağlanması için bugün (10 Mayıs) iş bırakma eylemi gerçekleştiriyor, ülke
genelinde basın açıklamaları yapıyoruz. İş bırakma eylemiyle eş zamanlı olarak,
1 hafta sürecek (10-17 Mayıs tarihleri arasında) dilekçe kampanyamızı da
başlatmış bulunuyoruz. Son birkaç yılda yaşanan hadiselere bakıldığında
görülecektir ki, şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, ne yazık ki
yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiş; eğitim ve öğretim hizmetlerinin
yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaşmıştır. Bugün yaşadığımız acılar,
dünün ihmal ve umursamazlığının neticesidir. Yarın yaşanmasını istemediğimiz
acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır. Şiddetin, eğitimi tehdit
eder boyuta ulaşması, geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta varması, acil ve
köklü çözüm bulmayı zaruri hâle getirmektedir. Devlet, kasıtlı şekilde ölüme,
yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemekle mükelleftir. Devletin bu
yükümlülük çerçevesinde, suç işlemeye yelteneni caydırıcı, suç işleyeni
cezalandırıcı, memurunu koruyan bir yasal zemini tesis etmelidir. Yaşam hakkını
koruma en temel insani haklardandır ve Hukuk Devleti olmanın gereği bu hakkı
koruma altına almaktır.
Bu doğrultuda, eğitim çalışanlarına karşı eğitim ve öğretim
hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki
tedbirlerin alınması elzemdir.Bugün burada bir kere daha hatırlatmak istiyoruz.
Eğitim çalışanları olarak, şiddete karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir
cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayana, çalışana da hukuki koruma
sağlayacak türden yasal düzenlemelerin acilen yapılmasını istiyor ve
bekliyoruz. Bu duygularla İstanbul’da uğradığı saldırı sonucu yaşamını yitiren
İbrahim Oktugun’a Allah’tan kederli ailesine ve eğitim camiamıza baş sağlığı
diliyoruz. Bugüne kadar sözlü ve fiili saldırılara maruz kalan
meslektaşlarımıza da tekraren geçmiş olsun diyoruz. Artık kınama mesajı değil
şiddet yasası istiyoruz.”
Sendika üyeleri basın açıklamasının ardından meydana kalem bıraktılar.
BİHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.