Memur-Sen Şanlıurfa Şubesi'nden ÖMK'ye tepki açıklaması
Memur-Sen Şanlıurfa Şubesi, ÖMK ilişkin endişelerini dile getirmek için Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan Memur-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı İbrahim Coşkun, “Mevcut Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda da kanunun kapsamı yönüyle düğme daha baştan yanlış iliklenmiş.” dedi....
Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Şanlıurfa
Şubesi Öğretmenlik Meslek Kanunu'na (ÖMK) ile ilgili basın açıklaması yaptı.
Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan basın
açıklamasına sendikaya üye olan birçok öğretmen ve vatandaş katıldı.
"Haklar yarım kalmasın ÖMK eğitimcileri bölmesin"
yazılı pankartın açıldığı açıklamada, memur hakları için sloganlar atıldı.
Açıklamayı sendika adına Memur-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı
İbrahim Coşkun okudu.
“Mevcut Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda da kanunun kapsamı
yönüyle düğme daha baştan yanlış iliklenmiş.” diyen Coşkun açıklamanın
devamında şu ifadeleri kullandı:
“Bugün buraya, yüksek sesle;
“Öğretmenlik meslek kanunu, ayrıştırıcı değil kapsayıcı
olmalı; Eğitimcileri bölmemeli, haklar yarım kalmamalı.” Demek için toplanmış
bulunuyoruz.
Uzun yıllar ihtiyaç haline gelen ve yıllarca talep ettiğimiz
Öğretmenlik Meslek Kanunu, nihayet bundan iki yıl önce çıkarılmıştı. Ancak ne
yazık ki çıkarılan kanun, bütün uyarılarımıza rağmen ihtiyacı karşılayacak
şekilde düzenlenmemiş, daha ilk uygulamasında yetersizliği ortaya çıkmıştı.
Kapsamı dar tutulmuş; şube müdürlerini, ilçe Milli Eğitim
Müdürlerini, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılarını, bakanlık ve eğitim
müfettişlerini, şahsa bağlı uzmanları ve
araştırmacıları kapsam dışı bırakan mevcut kanunun bir kısım maddeleri ise
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti.
Bu günlerde yetersizliği açık ve iptal edilen maddeleri ile
uygulama şansı kalmayan kanunun yeniden düzenlenmesi ve bu sefer kapsamı geniş,
şiddete yaptırım içeren ve eğitimcilerin tamamını memnun edecek bir kanun
tasarısı, TMBMM gündemine gelsin istiyoruz.
Mevcut Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda da kanunun kapsamı
yönüyle düğme daha baştan yanlış iliklenmiş; uzman öğretmenlik ve
başöğretmenlik unvanları, eğitim öğretimin içerisinde bilfiil bulunan ve
çoğunlukla da öğretmenlik ünvanını kazanılmış hak olarak uhdesinde bulunduran
şube müdürleri ile dengi ve üstü kadrolarda bulunanlar, fiilen öğretmenlik
yapmadıkları ve genel idare hizmetleri sınıfına dahil olmaları gibi
gerekçelerle kariyer basamakları sınavına girmelerine dahi imkan tanınmamıştır.
İşte bugün burada toplanmamızın, hep birlikte ses
vermemizin, ortak iradeyle söz söylememizin nedeni; eğitim yönetiminin yükünü
omuzlayan, sorunları sırtlayan millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il
millî eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube
müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı
kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman
öğretmenlik/başöğretmenlik unvanına dayalı hakların tanınmamasını protesto
etmek, Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısında bu konudaki değişiklik talebini ve
ihtiyacını haykırmaktır.
Anayasa Mahkemesi’nin kısmî iptal kararı sonrası, Bakanlığın
girişimiyle yeni bir Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısı hazırlandığını,
Cumhurbaşkanlığında son şekli verilen tasarının TBMM’ne sevk edileceğini
biliyoruz.
Ancak taslağın görüşüldüğü süreçte, çeşitli bahanelerle
eğitim çalışanları arasında ayrımcı ve dışlayıcı bakış açısının devam
ettirilmeye çalışıldığını görmekteyiz.
Şube müdürü veya üstü kadrolarda bulunan personelin büyük
bir çoğunluğunun diğer bakanlıklardan farklı olarak öğretmen kökenli olduğu,
öğretmenlik ünvanlının bu kişiler yönünden kazanılmış bir hak, hak edilmiş bir
unvan, yetkinliğe sahip bir meslekî tecrübe olduğu unutulmamalıdır.
Yine söz konusu kadrolarda bulunanların eğitim-öğretim kamu
hizmetinin niteliği gereği eğitim ve öğretimden ayrıştırılması mümkün
bulunmayan eğitim yönetimi ve denetimi faaliyetlerini icra ettikleri,
bulundukları kurumların sadece bir idarî faaliyet yürütülen yerler değil eğitim
kurumlarını tamamlayan yapılar oldukları, kısaca bizatihi eğitim-öğretimin
içinde bulundukları göz ardı edilmektedir.
Eğitimcinin hak ve yetkilerini genişleten, ona destek olan
bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki beklenti karşılanmalıdır.
Eğitim-Bir-Sen’in bu hususlar temelinde katkı ve destek sunacağını bu vesileyle
bir kez daha temin ve teyit ediyoruz.
Siyasi iradeyi ve TBMM’yi meslek kanununda beklentileri
karşılayan, millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdürü ve
yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim
müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev
yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman
öğretmenlik/başöğretmenlik ünvanına dayalı hakların tanınması konusunda adım
atmaya çağırıyoruz.
Bu vesile Öğretmenlik Meslek Kanunu ve gündemimizde ve
takibimizde olan bazı konuları özetleyerek yüksek sesle diyoruz ki;
• Öğretmenlik
Meslek Kanunu ekonomik krize kurban edilmemelidir.
• Ek ders
ücreti artırılmalıdır.
• Uzman ve
başöğretmenlik kıdem süreleri söz verildiği gibi 5 ve 10 yıl olmalıdır.
• Kademe
ilerlemesinin durdurulması cezası katmerli ceza haline getirilmemelidir.
• Birinci
dereceye gelen bütün memurlara 3600 ek gösterge hayata geçirilmelidir.
• Kadroya
geçen öğretmenler, kadrolu öğretmenliğin özlük haklarından faydalanmalıdır.
• Anayasal
bir hak olan aile bütünlüğü teminat altına alınmalıdır.
• Sözleşmeli
öğretmenlik ve öğretmen alımında mülakat kaldırılmalıdır.
• Yardımcı
Hizmetler Sınıfı kaldırılmalı, memurluğa sınavsız geçişin önü açılmalıdır.
• İptal
edilen Toplu Sözleşme İkramiyesine çözüm üretilmelidir
• Kamudaki şeflerin maaş dezavantajları giderilmelidir”.
BİHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.