Coşkun: 12 Eylül darbesi ülkeyi açık hava hapishanesine çevirdi
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Coşkun, 12 Eylül darbesinin 44. yılında yaptığı açıklamada, darbenin Türkiye’nin bağımsızlığına vurulan büyük bir darbe olduğunu vurgularken, darbe anayasasının değiştirilmesinin tam bağımsızlık için elzem olduğunu belirtti....
ŞANLIURFA- Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) ve Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Şanlıurfa Başkanı İbrahim Coşkun, 12 Eylül darbesinin 44. yıl dönümünde açıklama yaptı.
“12
EYLÜL DARBESİ ÜLKEYİ AÇIK HAVA HAPİSHANESİNE ÇEVİRDİ”
Coşkun, darbenin ardından
Türkiye'nin bir açık hava hapishanesine dönüştürüldüğünü ve milyonlarca insanın
mağdur edildiğini hatırlatarak, şu bilgileri paylaştı:
Kanla sınanan demokrasi
tarihimizin en karanlık sayfalarının bir bölümünün yazıldığı 12 Eylül
darbesinin üzerinden tam 44 yıl geçti. Fakat etkilerini millet olarak hala
hissediyoruz. Öncelikle altı çizilmesi gereken husus, darbe Türkiye’nin
bağımsızlığına ve özgürlüğüne kastetmiş, ülkeyi Amerikan’ın operasyonlarına
açık hale getirmiştir. 12 Eylül darbesi
de tıpkı 27 Mayıs gibi, Amerika’nın çerçevesini çizdiği, stratejisini
geliştirdiği bir sürecin ifadesidir. Nitekim darbeyi yapanların daha sonraki
itiraf gibi açıklamaları ve yine, CIA’nin Türkiye Şefi olan Paul Henze’nin
darbe olduktan sonra ABD Başkanı Jimmy
Carter’a gönderdiği “bizim çocuklar başardı” mesajı, darbenin kaynağını ve çerçevesini
çok net açıklamaktadır. 12 Eylül 1980, Cuma sabahı Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Kenan Evren’in okuduğu bildiri ile Türkiye darbeye uyanırken, 11
Eylül’e kadar sıkıyönetim altında devam eden terörün birden kesilivermesi,
sürecin bir strateji çerçevesinde yönetildiğini de göstermektedir. Zira resmi
verilere göre, sokaklarda anarşinin kol gezdiği iddia edilen 1968-1978 yılları
arasında yani 10 yıllık dilimde 2000 kişi hayatını kaybetmişken süregelen 2 yıl
içerisinde bu sayı bir anda 3000leri bulmuş ancak ne olduysa 12 Eylül sabahı her
şey bir anda kesilivermiştir. Bu sürece ilişkin sonradan Kenan Evren
“Müdahaleye karar vermeden bir yıl boyunca düşündük" derken, İkinci Ordu
Komutanı Orgeneral Bedrettin Demirel de “Müdahaleden önce bir yıl düşündük, bir
yıl önce planladık ama şartların olgunlaşmasını bekledik.” diyerek, şu meşhur
“darbenin olgunlaşması” sürecinin itirafında bulunuyorlardı.
HEPİMİZ ÇOK İYİ BİLİYORUZ
Yetmişli yılların ortasında
askeri hiyerarşi içinde gerçekleştirilen operasyonlarla, özellikle Kenan Evren
başta olmak üzere darbeci generallerin önünün açıldığını bugün artık hepimiz
biliyoruz. Emir komuta zinciri içinde gerçekleştirilen darbede Evren’le
birlikte ülke yönetimine el koyan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin
Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri
Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun ülkeyi
tam bir açık hava hapishanesine çevirdiler. Darbeci ekip kendisini Millî
Güvenlik Konseyi olarak tanımladı. MGK, 7 Aralık 1983 tarihine kadar varlığını
sürdürürken oluşturdukları sistem on yıllarca Türkiye’nin kaderini şekillendirdi.
Bugün unutulmaya yüz tutsa da önemli olduğuna inandığımız birkaç veriyi
hatırlatmakta fayda görüyoruz. Toplumun hemen hemen bütün kesimlerinin büyük
bir kapatılmaya maruz bırakıldığı 12 Eylül darbesi ile birlikte terör
örgütlerinin önünün açıldığını bugün hepimiz çok iyi biliyoruz.
Darbe ile birlikte; 7.000
kişi hakkında idam istendi, 517 kişiye ölüm cezası verilirken Askeri Yargıtay
124 kişinin idam cezasını onayladı ve bir sağdan bir soldan diyerek 50 kişi
idam edildi. 650 bin kişi gözaltına
alındı.1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 210 bin dava açılırken, 230 bin kişi
sıkıyönetim mahkemeleri tarafından yargılandı. 171 kişi de işkenceciler
tarafından öldürüldü.
Her darbe kendi rejimini
oluşturarak sürekliliğini sağlar. Ülkeyi bir açık hava hapishanesine
dönüştüren, işkence ve ölüm cezalarıyla milletimizi zapturapt altına alan 12
Eylül rejimi de 1982 Anayasası ile kendi varlığını uzun yıllar sürdürmüştür. Darbe
ürünü 82 Anayasası, demoklesin kılıcı gibi milletin başında uzun yıllar
sallanıp durmuştur. 28 Şubat postmodern darbesinin zeminini 82 Anayasası
oluşturmuştur. Özellikle 90’lı yıllarda yaşanan örtülü darbelerin zeminini de
82 Anayasası oluşturmuştur.
2000’li yıllarda milli
iradeye karşı her kalkışmanın zemini de işte bu darbe anayasasıdır. Buna
rağmen, milletimiz, darbelerle hesaplaşmasını ve darbe anayasalarının
şekillendirdiği yasakları aşmasını hep bilmiştir. Ne var ki, Türkiye’yi
emperyalizmin kodlarına mahkum eden ve en son 15 Temmuz’da kendini gösteren
darbe zihniyetinin tortularının tam anlamıyla temizlenmesi gerekmektedir. Büyük
MEMUR-SEN ailesi olarak diyoruz ki, milli iradenin eksiksiz bir şekilde
tecellisi ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması, Tam bağımsız
Türkiye için 12 Eylül Anayasasından kalan hükümlerin de değiştirilmesi elzemdir”.
BİHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.