Avrupa ülkesi Hollanda’yı tanıyalım
Yılda ortalama 20 milyondan fazla turistin ziyaret ettiği Hollanda’nın başkenti Amsterdam'ı daha yakından tanıyalım....
Hollanda'da Bisiklet Kültürü:
Bisikletin icadı Hollanda toplumunu tamamen değiştirmiştir.
Önce bisiklet kültürünün Hollanda’da nasıl geliştiği ve niye bu kadar yaygın
hale geldiği üzerinde duralım. Her şeyden önce, coğrafya çok yardımcı olmuştur.
Hollanda büyük ölçüde düzdür. İkincisi, Hollanda’da çok sayıda tarihi şehir
merkezi bulunmaktadır, buralara bisikletle gitmek de yolculuk süresi ve park
etme açısından daha elverişlidir. Belediyeler, her tren istasyonunun yakınına
bisiklet park yerleri kurmuşlardır.
Avrupa’da insan nüfusundan fazla bisiklete sahip olan tek
ülke Hollanda’dır: ülkede 17,5 milyon insan ve 22 milyon bisiklet
bulunmaktadır. Dolayısıyla bisikletin Hollanda’da bu kadar tutulmasının ilk
nedeni pratiktir, ülkenin düz olmasıdır. İkinci neden de yine pratiktir,
ülkenin küçük yüz ölçümü ve yoğun nüfusuna ilişkindir. Pek çok Hollanda
şehrinin dar sokaklı tarihi merkezi bulun[1]maktadır. Tarihi şehir
merkezlerinde araba kullanmak ve park etmek sorunludur ve bisiklet kullanımı
kentsel bölgelerde tıkanıklığı engellemeye yarar.
Bisiklet kullanımı ayrıca trafik kazalarını azaltır. Her ne
kadar Hollandalıların trafikte bisiklet kullanma biçimi yabancılara tehlikeli
görünse de Hollanda 100 milyon kilometre yolculuk başına en az ölümlü kaza
yaşanan ülkedir.
Bu durumun Hollanda’ya özgü olmasının pek çok nedeni vardır. Tuhaftır ki en yüksek sayıda bisiklet kazası az sayıda bisikletçi olan İtalya’da gerçekleşmektedir. İşte ilginç bir olgu: bisiklet kullanım oranı ne kadar yüksekse, bisiklet kullanmak o kadar güvenlidir. Bunun için en az dört neden sayılabilir: 1) Bisikletçilerin trafikte baskın olması, 2) Bisikletçi sayısı ne kadar yüksekse araba kullanımının o kadar az olması, 3) Hollanda’da araba süren kişilerin yüzde 80’inin haftada en az bir, yüzde 60’ınınsa haftada en az üç kere bisiklet sürüyor olması ve 4) Hükümetin ve belediyelerin bisiklet politikasının desteklenmesinin bisiklet altyapısına daha fazla yatırım yapılmasına yol açması.
Araba sayısının artması ve otoyolların inşa edilmesiyle Avrupa genelinde bisiklet kullanımından vazgeçilirken, Hollanda’da bisiklet her zaman çocuklarca, kısa mesafe ve şehir içinde yolculuk edenlerce en çok tercih edilen ulaşım biçimi olmuştur. Bisiklet kullanımının yaygın olması devletin bisiklet yolu ağının bakımını ve genişlemesini sürdürmesine yol açmıştır. Bisiklet yolu ağında, özellikle bisikletler için yapılmış alt geçitlerin dahi bulunması önemlidir. Bisiklet sürmenin boş zaman geçirmek için yaygınlaşmasıyla yol ağı daha da genişletilmiş ve bisikletçiler için özellikle tasarlanan sistemleri geliştirilmiştir. Sistem bisiklet kullanımı lehine evrimini sürdürmektedir. Demiryolları duruma ayak uydurarak bisikletlerin trene alınabilmesini sağlamış (bisikletler için tasarlanmış vagon bölümleri oluşturmuş) ve başka bir şehre inen kişilerin bisiklet kiralayabilmesi için düzenlemeler yapmıştır. Bisiklet kullanımının bu kadar yoğun olmasına rağmen trafikte karşılıklı olarak saygı ve ahlak çerçevesi içinde devam ediyor.
Hollanda Mevsimleri: Ziyaret edilecek en iyi mevsimi seçmek, Hollanda'nın en güzel haliyle tadını çıkarmak ve en eğlenceli şekilde geçirmek anlamına gelir. Örneğin Amsterdam'ın rengarenk pazarları ve kanal kenarındaki kafeleriyle hareketli Jordaan mahallesinin tadını çıkarabilirsiniz. İşte her mevsimde ülkede neler yapabileceğinize dair bazı fikirler.
Bahar İhtişamı:
Hollanda'da bahar yenilenme zamanıdır. Lale ve nergis gibi çiçekler açmaya başlıyor ve Keukenhof Bahçeleri gibi yerler renkleniyor.
Havalar ısınıyor ama çok da sıcak olmuyor, bu da dışarıda dolaşmak için güzel bir ortam sağlıyor. Çok fazla turist de yok, dolayısıyla yerler daha az meşgul.
Yaz Heyecanı:
Hollanda'da yaz günleri uzun ve aydınlıktır. Daha uzun süre aydınlık kaldığı için gün içinde daha fazlasını yapabilirsiniz. serin yerleri ziyaret etmek ve hatta hava kararmadan önce bir veya iki dondurma yemek için ekstra zamanınız olduğu anlamına gelir!
Plajları ziyaret etmek veya açık hava festivallerine katılmak için iyi bir mevsim. İnsanların dışarıda teraslarda yemek yemesi ve gece hayatının tadını çıkarmasıyla şehirler canlı hissediyor.
Sonbahar renkleri:
Sonbaharda Amsterdam'daki Vondelpark gibi parklar sarıya, turuncuya ve kırmızıya döner. Yaz bittikten sonra müzeler ve diğer mekanlar daha sessiz hale gelir, bu da uzun kuyruklarda beklemenize gerek kalmayacağı anlamına gelir.
Her Ekim ayında gerçekleşen Amsterdam Dans Etkinliği (ADE) büyük bir etkinliktir. DJ'ler şehrin her yerinde müzik çalıyor.
Kış Harikalar Diyarı:
Kışlar karla güzel geçer, özellikle Veluwe gibi kırsal bölgelerde. Bazen kanallar, Hollanda'da yapılacak en iyi şeylerden biri olan buz pateni yapmaya yetecek kadar donar. Ancak her kış kar garanti edilmez.
Yine de Aralık ayında Noel pazarları açılıyor. Sıcak içecekler ve tatil hediyeleri sunarak her şeyin rahat olmasını sağlıyorlar.
Yağış Hususları:
Seyahatinizi planlarken yağmur düzenlerini de göz önünde bulundurun. En fazla yağış Kasım ayında görülür. Bu nedenle korunmanız için su geçirmez ceket ve botlarınızı yanınızda getirmeyi unutmayın.
Öte yandan, nisan ayı genellikle çok daha kuru olduğundan, yağmur ekipmanına daha az ihtiyaç duyularak seyahat için keyifli bir zaman olur. Ancak bu bölgedeki öngörülemeyen sağanak yağışlar nedeniyle, ne zaman ziyaret ederseniz edin, yanınızda bir şemsiye bulundurmak her zaman akıllıca olacaktır.
Amsterdam’da Gece Hayatı
Amsterdam, özgürlüklerin ve eğlencenin merkez şehri… Amsterdam gündüzüyle gecesiyle eğlenceli ve bir o kadar da merak uyandıran; Avrupa’nın en gözde ve en büyüleyici şehirlerinden biridir. Amsterdam gündüzüyle ve gecesiyle başka çok başka bir şehirdir. Gündüzüyle sanata ve tarihe gezerek doyarken gece ise çılgın ve sınır tanımayan Amsterdam’ın ikici yüzüne yaşayarak tanıklık edersiniz. Amsterdam’da gece hayatı anlatılmaz yaşanır.
Amsterdam en çılgın, en renkli sınır tanımayan eğlence kültürüne sahiptir. Amsterdam gecelerinde sıkılmaya vaktiniz yok. Amsterdam; eğlencenin hat safhaya ulaştığı, enerjinin tükenmediği, sınırları sonuna kadar zorlayan bir şehirdir. Gece hayatını seviyorsanız Amsterdam geceleri ünlü Dj performansları, diskoları, barları, kulüpleri, kafeleri ile sizlere daha önce deneyimlemediğiniz bir gece hayatını vaat etmektedir. Amsterdam gecelerinde özgürce dans etmenin keyfine varacağınız, sizleri rahatsız edecek tiplerin bulunmadığı, herkesin amacının müzik, dans ve bir şeyler içerek eğlenmek olduğu gece hayatı Amsterdamda sizleri beklemektedir. Sizlerde Amsterdam’da gece hayatını deneyimlediğinizde bizlerin dediği gibi Hollandalılar gerçekten de eğlenmeyi sonuna kadar biliyor diyeceksiniz. Ünlü Tiesto, Afrojack, Martin Garrix, Armin Van Buuren gibi başarılı birçok Dj performansları ile sabahlara kadar Amsterdam gecelerinde eğlenebilirsiniz. Amsterdam gece hayatında her türden insanla karşılaşmak mümkün özellikle ingiltere'den çok sayıda günübirlik turistler görülüyor.
Amsterdam'da gezilecek yerler
AMSTEL NEHRİ:İlk adı Amstel ırmağının üzerine kurulan baraj anlamına gelen Amstelredamme olan Amsterdam, 1200’lü yıllarda Amstel Nehri’nin ağzında sulak araziler üzerinde bir balıkçı kasabası olarak kurulmuş. Ren Nehri’ne ve Kuzey Denizi’ne bağlanan su kanallarıyla Avrupa ve dünyayla olan ticari bağları daha da gelişmiş. 19’uncu yüzyılın sonlarında şehre müzeler, bir tren istasyonu ve bir konser salonu inşa edilmiştir.Nehir'in dünyada eşine az rastlanan bir estetiğe sahip doğa turizmi hakkında bilgi verecek olursak berlin,amsterdam,brüksel ve paris de bulunan çok fazla işleyen su derelerinin olması hemen hemen her yerde bu dereler ile karşılaşabilirisiniz.
Dam Meydanı:
Centraal Station:Avrupa’daki tren istasyonları arasında estetik olarak çarpıcı olmayanı neredeyse yok gibi. Amsterdam Centraal Station, 1889 yılında açılmış ve şehrin en önemli simgesi olan eski limanın yerini almış ve böylece deniz ulaşımının yükünü tamamıyla ortadan kaldırmış. Amsterdam’ın uluslararası tren bağlantısı bu istasyondan başlıyor. Tren istasyonu olmasının yanı sıra bina, 19’uncu yüzyıl mimarisinin en güzel örneklerinden biri olma özelliğine de sahip. 8600’den fazla ahşap kazık ile desteklenmiş, üç yapay ada üzerindeki istasyonun ikiz kuleleri ile orta bölümündeki muhteşem tasarım bir zafer takı gibi görünüyor.
Rijksmuseum:
Van Gogh Müzesi:Amsterdam ve sanat deyince büyük usta Van Gogh’a uğramadan olmaz. 1973 yılında açılan ve son derece modern bir binada konuşlanan Van Gogh Müzesi'nin ana yapısı Gerrit Rietveld, büyük dairesel kanadı ise Kisho Kurokawa tarafından tasarlanmış. Müzede Van Gogh’un eserleri ve kardeşi Theo’ya yazılmış 800 mektup sergileniyor. Ünlü Patates Yiyenler, Günebakanlı Vazo, Arles’teki Yatak Odası, Buğday Tarlasındaki Kargalar gibi eserleri yakından görmek için harika bir fırsat!
Hermitage Müzesi:Müzelerden devam edelim... St. Petersburg’daki Hermitage Müzesi’nin Amsterdam şubesi olarak hizmet veren müze, Rus Çarlığı’nın zenginliklerini, saltanatını, görkemli sanatlarını anlatmak amacıyla oluşturulmuş. Müzenin hikayesi 1764’de Saint Petersburg’da başlamış. Rus Çariçesi Büyük Katerina, Berlin’de bir müzayededen 200 tane tablo birden satın alınca bir koleksiyon oluşturmaya karar vermiş. Kışlık sarayının yanında bir ek bina yaptırmış ve bütün sanat eserlerini buraya yerleştirmiş.
De Waag:
Hollanda'da hayvancılık:Hollanda, 100 milyondan fazla büyük baş, küçük baş, tavuk ve domuzla AB'nin en büyük hayvancılık endüstrilerinden birine sahip. Hollanda'da AB kanunlarına uyum çerçevesinde daha önce gaz kullanan inşaatların çalışmaları da durdurulmuştu hollanda'da yaptığınız yolculuk sırasında yol boyunca hayvan çiftliklerini'de görmek mümkün
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.