
Ergene Nehri'nin suyu 3'üncü derece kirli çıktı
Trakya'da sık sık kirliliğiyle gündeme gelen Ergene Nehri'nde şubat ayında yapılan çevresel endüstriyel analiz incelemesinde su; azot, fosfor ve kimyasal oksijen ihtiyacı değerleri açısından 3'üncü derece kirli çıktı. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Tecer, "Kimyasal oksijen ihtiyacı gibi değerlerde ve toplam azot ve fosfor miktarlarında yönetmelik sınır değerlerinin üzerinde bir verinin olduğunu gözlemliyoruz. Buna göre, yönetmeliğin sınıflandırmasına göre 3'üncü derecede kirli bir nehir suyu özelliğini taşıdığını anlıyoruz" dedi....
Yıldız Dağları'ndan doğup, 283 kilometre yol katederek Meriç Nehri ile birleştikten sonra Ege Denizi'ne dökülen Ergene Nehri, kimyasal ve evsel atıklar nedeniyle yıllardır kirli akıyor. Edirne'de Uzunköprü Belediyesi, Ergene Nehri'nin belirli noktalarından geçen yıl haziran ayı ve bu yıl şubat aylarında su aldırıp analiz yaptırdı. Nehirle ilgili hazırlanan çevresel endüstriyel analiz raporunda, suyun kalitesi geçen yıl haziran ayında kimyasal oksijen ihtiyacı, azot ve fosfor miktarı açısından 2'nci derece olarak belirlendi. Raporda, suyun şubat ayında ise bu değerlerin sınırın üzerine çıkmasıyla, 3'üncü derece kirli su seviyesine yükseldiği ifade edildi.
'İÇ AÇICI BİR TABLO DEĞİL'
NKÜ Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Tecer, özellikle nehirde yüzey suyuyla ilgili şubat ayına ilişkin değerlerin iç açıcı olmadığını belirtti. Tecer, "Şubat ayında yapılan analiz sonuçlarına baktığımız zaman Ergene Nehri'nde yüzeysel su kalitesi açısından iç açıcı bir tabloyla karşı karşıya olmadığımızı anlıyoruz. Çünkü kimyasal oksijen ihtiyacı gibi değerlerde ve toplam azot ve fosfor miktarlarında yönetmelik sınır değerlerinin üzerinde bir verinin olduğunu gözlemliyoruz. Buna göre yönetmeliğin sınıflandırmasına göre 3'üncü derecede kirli bir nehir suyu özelliğini taşıdığını anlıyoruz. Özellikle şubat ayında yapılan ölçümlerden ki burada kimyasal oksijen ihtiyacı 127 miligram/metreküp seviyesinde, azot, fosfor yine sınır değerlerinin üzerinde bir ölçüm sonucu gösteriyor bize. Yani kış döneminde daha çok böyle azot fosforun fazla olması bizde burada bir tarımsal ya da evsel atık sularla kirlenmiş olabileceği riskini gösteriyor" dedi.
'SULAMA KALİTESİNDE OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ'
Değerlerde, haziran ayında yaşanan düşüşe dikkat çeken Prof. Dr. Tecer, "Haziran ayında, yaza doğru bu değerlerde biraz düşüş var. Orada 2'nci sınıf bir su kalitesinin olduğunu görüyoruz. 3’üncü sınıftan akan su biraz daha seyrelmeyle, debinin artmasıyla ya da kirlilik kaynaklarında azalmayla 2'nci sınıfa kadar düşmüş durumda. Ama yine de sulama ve içme suyu direk olarak doğrudan kullanılabilecek bir su kalitesinde olmadığını görüyoruz" diye konuştu.
'AĞIR METAL KİRLİLİĞİ SINIR DEĞERLERİN ALTINDA'
Nehirde ağır metal varlığında, önceki yıllara göre düşüş yaşandığını dile getiren Prof. Dr. Tecer, "Geçtiğimiz yıllarda ağır metal kirliliğine ilişkin bulgular vardı. Bu iki ölçüm sonucunda da ağır metal kirliliği açısından sınır değerlerinin altında olduğunu görüyoruz. Fakat kimyasal oksijen ihtiyacı ve azot ve fosfor itibarıyla 3’üncü sınıf yani kirlenmiş su özelliğinde olduğunu da gözlemliyoruz. Bu tarımsal atıklarla kirlenmeyi ya da evsel atık sularla kirlenmeyi işaret ediyor bize. Dolayısıyla bu nehir üzerindeki yerleşim yerlerinden gelebilecek bu deşarjların daha bir kontrol edilmesi ve bu deşarjların önüne geçilmesi gerekiyor. Bir önceki yıllara göre nispeten daha temiz akıyor. En azından ikinci sınıf kalitede bir akarsu, yüzeysel su olduğunu görüyoruz. Bu da evet gıda sektöründe değil ama bir arıtma projesinden geçirilerek sanayide ve sulama suyu olarak kullanabilecek nitelikleri kazanmış gözüküyor" dedi.
'SANAYİ VE EVSEL ATIK DEŞARJININ ÖNÜNE GEÇMELİYİZ'
Sanayi ve evsel atıkların nehre deşarjının önüne geçilerek, biyolojik ya da mekanik arıtma yapılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tecer, "Öncelikle bunların kirletilmemesi gerekiyor. Sanayi atık sularının, evsel atık sularının özellikle bu sulara deşarjının mutlaka önüne geçilmesi lazım. Öne geçildikten sonra da arıtma tesisleriyle gerek mekanik gerek biyolojik arıtmayla bu daha fazla kullanılabilir hale gelebilir.
Özellikle sulama amaçlı bu akarsularımızı kullanabiliriz, eğer bu derece bir kirlenme olmazsa. Buna dikkat etmemiz gerekiyor. Bu suyu tarımsal sulamada doğrudan kullanamayız. Yani üçüncü sınıf kalitede bir su olduğunu gözlemliyoruz. Bunun arıtılarak, bu kirliğinden mekanik arıtmayla da olsa uzaklaştırarak belli bir kaliteye indirmemiz gerekiyor. Özellikle kimyasal oksijen ihtiyacını giderilmesi, azot ve fosforun azaltılması gerekiyor. Ancak bir arıtma sonrasında kullanılabilir nitelikte olabilir bu sularımız, sulama suyu amacıyla kullanacaksak" ifadelerini kullandı.
SU KALİTE ÖZELLİKLERİ
Su kalite özellikleri şöyle:
1'inci sınıf: Yüksek kaliteli su. İçme suyu olma potansiyeli yüksek olan yüzeysel sulardır. Yüzme gibi vücut teması gerektirenler dahil rekreasyonel maksatlar, alabalık ve diğer hayvan üretimi ile çiftlik ihtiyacı için kullanılabilir niteliktedir.
2'nci sınıf: Az kirlenmiş su. İçme suyu olma potansiyeli olan yüzeysel sulardır. Rekreasyonel maksatlar ve alabalık dışında balık üretimi için kullanılabilir. Mer'i mevzuat ile tespit edilmiş veya kalite kriterlerini sağlamak şartıyla sulama suyu olarak kullanılabilir.
3'üncü sınıf: Kirlenmiş su. Gıda, tekstil gibi nitelikli su gerektiren tesisler hariç olmak üzere, uygun bir arıtmadan sonra su ürünleri yetiştiriciliği için kullanılabilir nitelikte su ve sanayi suyu.
4'üncü sınıf: Çok kirlenmiş su. Sınıf 3 için verilen kalite parametrelerinden daha düşük kalitede olan ve üst kalite sınıfına ancak iyileştirilerek ulaşabilecek yüzeysel sulardır.
Kaynak: DHA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.