YENİ DALGA KAPIDA MI?
...
BIONTECH aşısını geliştirerek pandemide binlerce insanın hayatını kurtaran Prof. Dr. Uğur Şahin geçtiğimiz günlerde şu açıklamayı yaptı:
“COVID-19’da yeni bir dalga muhtemelen kapıda. Üstelik bu dalganın zararsız olacağına dair elimizde net ve açık bir garanti de yok. Bu yüzden yeni bir dalgaya karşı hazırlıklı olmalıyız.”
Peki, Uğur Hoca haklı mı? Bana sorarsanız kesinlikle haklı. Ayrıca rakamlar da onu doğruluyor. Mesela İngiltere’de, Fransa’da vaka artış rakamları yüzde 20’leri çoktan geçti, diğer ülkelerde de durum pek farklı değil. Portekiz’den, İspanya’dan, Amerika’dan, İsrail’den de benzer rakamlar geliyor. Fransa’da toplu taşımada, İsrail’de kapalı alanlarda maske takma uyarıları yapıldı. Özetlemek gerekirse hepimizin aklında son günlerde aynı sorular var: Maskeler geri gelir mi? Önümüzdeki kış zor mu geçecek? Hatırlatma dozu aşılarını hemen mi yaptıralım, yoksa sonbahara mı bırakalım?...
Kısacası COVID-19 yeniden ve çaktırmadan yavaş yavaş gündemimize bir kez daha giriyor.
BANA GÖRE
VİRÜS EVCİLLEŞTİ AMA...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 27 Haziran’da şu açıklamayı yaptı: “Hastalık grip gibi seyrediyor fakat ileri yaştakiler ve kronik rahatsızlığı olanlar için risk oluşturmaya da devam ediyor... Kötü günler geride kaldı. Herkes müsterih olsun.”
Kanaatime göre, sayın Bakan hem haklı hem haksız. Haklı çünkü virüs mevcut haliyle adeta evcilleşmiş durumda. Haksız çünkü oluşturduğu hastalığın gücü ve yayılma kabiliyeti nedeniyle onu “grip öneminde” bir hastalık gibi algılamamız da doğru olmaz. Ayrıca birçok kez tekrarladığım gibi herhangi bir pandemide, “pandeminin başlama ve bitiş kararı”nı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verir. Ve ne yazık ki Dünya Sağlık Örgütü’nden pandeminin bittiğine yönelik herhangi bir açıklama yapılmış değildir. Bu nedenle telaşa kapılmadan elimizdeki aşılara ve edindiğimiz tecrübelere güvenerek süreci dikkatle izlememizde fayda var. Bilelim ki salgının sonu henüz gelmiş değildir, salgın bitmemiştir. Ve yine bilelim ki şu anda muhtemel bir yeni dalga kapımıza dayanmış gibidir. Korkmayalım, endişelenmeyelim ama dikkatli olmaya devam edelim.
AKLINIZDA OLSUN
STRES BAŞ AĞRITIR
Başımı ağrıtan nedenlerin sayısı oldukça fazladır ama en sık rastlanılanı stres ve gerilim yaratan güncel sorunlardır. “Gerilim baş ağrısı” olarak da tanımlanan ağrılara kadınlarda erkeklerden daha sık rastlanıyor. Bu tip baş ağrıları boyun ve ensede basınç, başta da “kafatasının mengene gibi sıkıştırılması” şeklinde tarif ediliyor. Streslerini dışa yansıtmak yerine içlerine emen “sünger” ruhlu kişilerde, streslerini dışa yansıtabilen “teflon” ruhlulara oranla gerilim baş ağrılarına daha sık rastlanıyor. Kısacası, özellikle bugünlerde sünger olmayı bir kenara bırakıp teflon gibi olmakta fayda var.
OKUR SORUSU
EGZERSİZ Mİ UYKU MU DAHA ÖNEMLİ
Hepimiz için ve her yaşta egzersiz de uyku da yaşamsal ve olmazsa olmaz ihtiyaçlardır. Özellikle 50’li yaşlardan sonra bu iki ihtiyaç -bana sorarsanız- neleri yiyip içtiğinizden yani nasıl beslendiğinizden daha da önemli faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Uykusuzluk da egzersiz de yarattıkları pek çok sağlık sorunu nedeniyle yaşam kalitemizi derinden etkiler. Mesela düzenli yürüyüş yapan erkeklerin hareketsiz yaşam sürenlere göre ölüm oranları yüzde 33, kalp hastalıklarına yakalanma riskleri yüzde 41 azalır. Diğer taraftan uyku eksikliği uzun vadede kansere yakalanma riskini yüzde 40, hipertansiyon olasılığını 2-3 kat, kalp krizi riski olasılığını 4-5 kat arttırır. Kısacası özellikle 50’li yaşlardan sonra sağlıklı olmak ve kalmak isteyen herkesin varsa eğer uykusuzluk ve hareketsizlik sorunlarını mutlaka çözmeleri gerekir.
BİR UYARI
BİZİ CAN SIKINTISI DA HASTA EDİYOR
Can sıkıntısı özellikle yalnızlık probleminin yaygınlaştığı günümüzde önemli bir sorun haline geldi. Bana sorarsanız bu problem şimdilerde neredeyse nezle virüsünden bile daha hızlı yayılma eğiliminde. Sosyal yaşam ile sağlık sorunları arasındaki ilişkiye kafa patlatan yazarlardan biri olan Ernie Zelinski’ye göre, kronik can sıkıntısı “kaygıyı arttırıyor, üzüntüyü kolaylaştırıyor, özgüveni tırpanlıyor, can sıkıntısı da tıpkı stres gibi migrenden taşikardiye, ülserden reflüye” pek çok sağlık sorununa kapıyı aralıyor. Can sıkıntısından kurtulmak isteyenlere ise Zelinski bakın ne öneriyor: “Başkasının ateşinde ısınmak yerine kendi ateşinizde ısının ve can sıkıntısını hayatın basit bir kuralını kullanarak yenin:
O kural ‘ZOR VE KONFORLU OLMAYANI SEÇMEK’tir.”
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.