Domates ve Kıymanın Sessiz Zaferi
...
Urfa mutfağında bazı yemekler vardır ki malzemesi az, anlamı derindir. Fırın tava da işte tam böyle bir yemektir. İçinde ne soğan vardır, ne sarımsak, ne de baharatın iddiası. Sadece kuzu kıyma ve domates. Bu iki malzeme bir tepside buluşur, taş fırının sabırlı sıcaklığıyla pişer ve sofraya sessiz ama derin bir lezzet bırakır.
Sabahın erken saatlerinde hazırlanan bu tepsi, mahalle fırınına verilir. Domatesler, kıymanın üzerine özenle yerleştirilir. Fırında ağır ağır pişerken, domates suyunu salar, et yağıyla karışır ve ortaya tam anlamıyla Urfa’ya özgü bir koku çıkar. Bu yemek bir tariften ibaret değildir; bir hatıradır, bir gelenektir, bir evin kalbidir.
Fırın tava, Urfa’da hem öğle hem akşam sofralarında başköşeye oturur. Misafirliğin de, ev halkının da en sevileni odur. Sıcacık pideyle banılarak yenir; tepsinin başında oturulmaz, onun etrafında toplanılır. Çünkü bu yemek bir çağrıdır: Birlikte yiyelim.
Urfa’da fırın tava, sofranın ortasına konur ama aslında herkesin kalbine dokunur. Aynı tepsiden yemek, aynı hikâyeye ortak olmaktır. Bu sade yemek, gösterişten uzak ama ruhu derin sofraların baş tacıdır.
Domates ve kıymanın sessiz zaferi, işte tam da budur. İki malzemeyle koskoca bir kültür anlatılır. Ne eksik ne fazla. Sadece hakiki, sadece Urfa’ya ait.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.